20 Haziran 2017 Salı

GÖKYÜZÜ


'insan’ olmanın bedeli olmaz,
Ödülü olur derdim eskiden.
Ruhum, dövüle dövüle öğrendi gerçeği.
Dağların en tepesinden akmaya başlayan suymuşum ben,
Kayalara çarpmışım.
Çarpa çarpa, toplamışım çamuru, yağan karın soğuğunu, süzülürken kayaların arasından,
Kimine suyumdan içirmişim,
Kimini içime çekip boğmuşum,
Kimine uzaktan bakarken huzur vermiş,
Kimine fırtınada sel olmuşum.
Belki, sonunda bir çöle varsam cennet olacağımın o yalancı umudu,
Belki, sonunda bir okyanusa varsam önemli olmayacağımın eminliği.
Kendime hep bir şans vermişim,
Şansın karanlık bir kelime olduğunu bilerek,
Tünel gibi mesela.
Uzun upuzun bir tünel.
Ne var gibi ne yok gibi.
Ah o yüzde elli ihtimal.
Sevdiğinin yanında, martıya attığın bir simit parçası.
Martının beyazında ki özgürlük.
Kötünün içindeki iyiye dokunma arzusu.
İyinin önemsizliğine sırt dönüş.
Bilhassa kapıyı kilitleyiş.
Hırsıza yol gösterip, misafiri kovmanın ayıbını örtmeye çalıştıkça,
Suyun bataklığa dönüşünü hissetmek gibi.
Gökyüzü.
Gökyüzü diyorum.
Tam bir yalanlar çatısı.
 

2 yorum:

  1. nelabaaaa aramızaaa hoşgeldiiin :) hem de güzel bir şiirleeee :)

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler:) hoşbuldum:)

    YanıtlaSil

Asıl mevzuya gelecek olursam Söz konusu çift yönlü otoban yollar değildi elbette Toprağa dönük bir kalbin Çaresiz sahibi olmaktı ben...